YARIN OKUL VAR MI?
Okulun kar veya başka nedenlerle kapalı olduğu zamanlarda en çok sorduğumuz soru bu: “Öğretmenim yarın okul var mı?” Burada sorulan soru okulun fiziksel varlığına yönelik değil elbette. O gün okula gidip gitmemekle, eğitime devam edip etmemekle ilgili.
İlginçtir bu soru diğer toplumsal kurumlar için pek sorulmaz. Belki de eğitimin sadece okulda olacağı varsayımıyla soruluyor bu soru.
Tam bu nedenle Sümerlerden beri “var” olan okul pandemi patlak verdiğinde bir günde “yok” oldu, işlevsiz hale geldi. İki senedir okulun varlığı ve yokluğu arasında gidip geliyoruz.
Bunun nedeni, okulun bir binadan ibaret olmadığı fikrine kendimizi alıştıramamamız, öğrenmeyi okulun dışında düşünemememiz. Oysa Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eseri “Hababam Sınıfı”ndaki Mahmut Hoca’nın dediği gibi; “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur.”
Okul çocuklarımız ve geleceğimiz için merkezi önemini korumaya devam edecek. Çocukların öğrenmesi ve sosyal-duygusal gelişimi açısından ne kadar kritik bir önemi olduğu pandemi ile birlikte daha iyi anlaşıldı.
Ancak mevcut okul tasarımımızı yenilememiz gerekiyor. Okul tasarımını değiştirmemizi gerektiren birçok önemli kırılma yaşanıyor. İklim eylemi, dijital devrim, eğitim teknolojileri, salgınlar gibi önemli kırılmalar bunlar.
Okul eğitimini içerik ve hizmet sunumu boyutuyla yeniden düşünüp yeni dünyaya uygun bir okul deneyimi tasarlamamız gerekiyor. Okul eğitiminin geleceği ile ilgili birkaç senaryo zihnimizi açabilir. Örneğin OECD 2001 yılından beri eğitimin geleceğine ilişkin senaryolar oluşturuyor. Bu senaryolar, salgının eğitimdeki dönüşümü hızlandırıcı etkileri olabileceğinden hareketle 2020 yılında revize edilerek 2040 yılı için dört alternatif senaryo ortaya kondu.
Bu senaryolar bir gelecek tahmini ya da önerisi değil, mevcut eğilimler ve gelişmelerden yola çıkılarak oluşturulmuş gelecek kurguları ama okul eğitiminin nereye evrilebileceğine dair düşünmemizi kolaylaştırıyor. Aşağıdaki özet tablo bu dört senaryonun ne olduğunu gösteriyor. Senaryolar eğitimin mevcut durumuna en yakın olandan değişimin en fazla olduğuna doğru sıralanmış.
TEDMEM bu senaryoları bizler için çok güzel özetlemiş (burdan daha detaylı bakabilirsiniz).
Ben üçüncü senaryonun daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum ve üstüne düşünmeye değer buluyorum. Bu senaryoda okullar öğrenme merkezi olarak tarif ediliyor:
Senaryo 3: Öğrenme Merkezleri Olarak Okullar
Amaç ve işlev: Bu senaryoda güçlü okullar işlevlerinin çoğunu koruyor. Öğretim aktiviteleriyle zamanlarını yapılandırmaya, bilişsel sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemeye devam ediyorlar. Bununla birlikte iş piyasasında çok daha özelleşmiş ve çeşitlenmiş biçimlerde yeterliliklerin tanınması söz konusudur. Bu durum okullaşma süresinde artışa yönelik mevcut eğilimi tersine çevirmiştir.
Yerel yönetimler daha güçlü yapıda ve daha geniş inisiyatif alanına sahiptir. Yerel birimler, paydaşlar ve topluluk ile daha yoğun bağlantıları olan okullar daha güçlü okullar olarak nitelenir. Standardize edilmiş bir sistem olmamakla birlikte okullar performanslarını artırma konusunda baskı hisseder.
Organizasyon ve Yapı: Okullar kapsayıcılık, deneyim ve çeşitlilik kültürü ile karakterize edilir. İşbirlikli çalışma, öz değerlendirme ve akran sorumluluğu çerçevesinde bireyselleştirilmiş öğrenme yolları güçlendirilmiştir. Sınıflara ve notlara göre öğrencilerin gruplandırılması uygulaması bırakılmıştır; esnek ve sürekli değişen düzende öğrenme grupları ve yolları oluşturulmaktadır. Örgün ve yaygın öğrenme arasındaki ayrım daha belirsiz bir hale gelmiştir. Öğrenme sınıf ve okul ile sınırlı olmadan yüz yüze ve farklı dijital ortamlarda gün boyu devam eder. Okul, geniş bir eğitim ekosisteminin merkezi parçasıdır. Çok çeşitli beceri ve uzmanlık alanlarından kişiler ve kurumlar öğrenmenin desteklenmesinde rol oynar. Öğrenme bireyin ve yerelin ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanır. Tek tip ve katı bir öğretim programı bulunmaz.
Öğretmen ve İşgücü: Öğretmenlerin güçlü bir pedagoji bilgisine sahip olması ve birçok iletişim ağının içinde olması önemlidir. Bu senaryoda güçlü bir öğretmen eğitimi ve öğretmenlerin mesleki gelişim sürecine vurgu yapılmaktadır. Okullarda öğretim yapmayan eğitim personelleri de bulunmaktadır. Ebeveynler ve toplum temsilcilerinin katılımı beklenir. Okulların müzeler, teknoloji merkezleri, kütüphaneler, konuk evleri gibi alanları kullanabileceği işbirlikleri ve güçlü ortakların sağlanması önemsenir.
Sistem için Zorlukları: Merkezi sistem ve yerel birimler arasında genel amaç ve hedeflere ilişkin uyum problemleri oluşabilir. Ayrıca yerel birimlerin kapasitelerinde eşitliğin sağlanması zordur.
Bu elbette sadece OECD bakış açısından senaryolar. Farklı ve alternatif eğitim yaklaşımları da incelenerek bu tasarımlar zenginleştirilebilir ve bize farklı bir okul deneyimini birlikte tasarlamak için cesaret verebilir.
*Back To The Future of Education: Four OECD Scenarios for Schooling